1. Tekerrür Kavramına Giriş
— Türk Ceza Hukukunda Tekerrürün Tanımı
Türk ceza hukukunda tekerrür, bir kişinin daha önce işlediği suçtan dolayı aldığı cezanın kesinleşmesinden sonra, yeni bir suç işlemesi durumunda ortaya çıkan özel bir ceza hukuku müessesesidir. Bu kurumun temel amacı, bireyin suçtan vazgeçmesini sağlamak, ceza tehdidini caydırıcı kılmak ve tekrar eden suç davranışlarını önlemektir. Tekerrür, failin kişiliğine ve suç geçmişine yönelik bir değerlendirme yapılmasını sağlar.
Tekerrür, yalnızca yeni işlenen suç açısından değil, failin önceki sabıkası nedeniyle de önem taşır. Tekerrür hükmü, mahkeme tarafından sanığın önceki sabıkasının tespitiyle birlikte resen uygulanır. Bu durum, cezanın infaz sürecinde ve koşullu salıverilme hükümlerinde etkili olur.
— Tekerrürün Hukuki Sonuçlarına Kısa Bir Atıf
Tekerrür hükümlerinin uygulanması, cezanın infaz süresini uzatır. Örneğin, mükerrir (tekerrür hükümleri uygulanan kişi), koşullu salıverilmeden yararlanmak için daha uzun süre cezaevinde kalmak zorundadır. Ayrıca, denetimli serbestlik hükümlerinden faydalanma imkânı da sınırlandırılır.
Buna ek olarak, bazı durumlarda failin tekrar suç işlemesi durumunda mükerrirlere özgü infaz rejimi uygulanır. Bu rejim, 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Bu da, sadece cezanın süresi değil, aynı zamanda infaz rejiminin şekli bakımından da önemli sonuçlar doğurduğunu gösterir.
2. Tekerrürün Hukuki Dayanağı
— Türk Ceza Kanunu (TCK) Madde 58’e Atıf
Tekerrür kurumunun yasal dayanağı, Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesidir. Bu maddeye göre:
“Bir suçtan dolayı mahkûmiyetine karar verilen kişi, cezasının infazından sonra işlediği yeni bir suç nedeniyle yeniden mahkûm edilirse, hakkında tekerrür hükümleri uygulanır.”
Bu hüküm uyarınca, tekerrürden söz edebilmek için bazı yasal şartların bir araya gelmesi gerekir. Öncelikle, ilk işlenen suçtan dolayı verilen mahkûmiyet kararı kesinleşmiş olmalıdır. Yani yalnızca bir iddianame ya da soruşturma yetmez, hükmün infaz edilmesi gerekir.
— Tekerrürün Kabul Edilmesi İçin Gereken Şartlar
3. Tekerrür Hükümlerinin Uygulanabilmesi İçin Aranan Temel Şartlar
Türk Ceza Hukuku’nda bir suçun tekerrür sayılabilmesi ve dolayısıyla fail hakkında daha ağır sonuçlar doğuracak infaz rejimi uygulanabilmesi için bir dizi şartın birlikte gerçekleşmesi gerekir. Tekerrür, esasen failin suç işleme konusundaki eğiliminin süreklilik taşıdığını kabul eder. Ancak bu kabul, her suçtan sonra doğrudan uygulanmaz. Aşağıda, tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için gereken temel hukuki koşullar ayrıntılı olarak açıklanmıştır:
1. Kesinleşmiş Mahkûmiyet Kararı
Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, failin daha önce bir suç işlediğine ve bu suç nedeniyle cezalandırıldığına dair mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması gerekir.
Kesinleşme nedir? Mahkemenin verdiği kararın, itiraz/temyiz süreci sona erdiğinde ya da başvuru yapılmadığında hukuki sonuç doğuracak şekilde sabit hale gelmesidir.
İnfaz şartı: Sadece kararın kesinleşmesi yeterli değildir; cezanın infaz edilmesi, yani fiilen uygulanmış olması da gerekir. İnfaz edilmemiş bir ceza, tekerrüre esas alınamaz.
Örnek: Kasten yaralama suçundan 3 yıl hapis cezası alan ve bu cezasını çeken bir kişi, ceza infazından sonra tekrar bir suç işlerse, bu yeni suç tekerrür kapsamında değerlendirilir.
2. Yeni Bir Suçun İşlenmiş Olması
Tekerrürün devreye girebilmesi için kişi, önceki cezasının infazından sonra yeni bir suç işlemiş olmalıdır.
Zaman sıralaması kritiktir: Önceki suçun infazı tamamlanmadan işlenen yeni suçlar, tekerrür kapsamında değerlendirilmez. Bu gibi durumlar daha çok zincirleme suç ya da birlikte yargılama (mütemadi suç) olarak ele alınır.
Amaç: Hukuken bireyin bir fırsat elde edip yeniden topluma kazandırılması gözetildiği için, ancak bu fırsatı kullanmayarak tekrar suç işleyenler hakkında tekerrür uygulanır.
3. Türk Ceza Kanunu Kapsamındaki Suçlar Olmalı
Tekerrür hükümleri sadece Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) tanımlı suçlar için geçerlidir. İdari yaptırımları gerektiren fiiller veya disiplin suçları, tekerrüre esas teşkil etmez.
Kabahatler: Kabahatler Kanunu kapsamında değerlendirilen, örneğin kamu düzenini hafif ihlal eden eylemler (gürültü yapmak, kimlik göstermemek gibi) tekerrüre yol açmaz.
Disiplin suçları: Özellikle askeri ceza hukukunda yer alan disiplini bozmaya yönelik fiiller de bu kapsamın dışındadır.
4. Taksirle İşlenen Suçlar Tekerrüre Esas Alınmaz
TCK 58. maddeye göre, sadece kasten işlenen suçlar tekerrüre yol açar. Taksirle işlenen suçlar bu kapsamın dışındadır.
Taksir nedir? Failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranarak, istemeden suç işlemesidir. Örneğin, trafik kazasında dikkatsizlik sonucu birinin ölümüne neden olmak.
Neden hariç tutulmuştur? Çünkü kast unsuru bulunmadığından, failin tekrar suç işleme iradesi bulunmamaktadır. Bu da tekerrürün temel mantığına aykırıdır.
5. Süre Sınırı (Tekerrür Süresi)
Önceki cezanın infazından sonra belirli bir süre geçtikten sonra, kişi yeniden suç işlemezse tekerrür hükümleri devreye girmez. Bu süreye tekerrür süresi denir ve genellikle 5 yıl olarak uygulanır.
TCK 58’e göre: Cezanın infazından itibaren 5 yıl içinde yeni bir suç işlenirse, bu yeni suç tekerrür olarak değerlendirilir.
Denetimli Serbestlik ve Süre: Denetimli serbestlik süresi de bu kapsamda değerlendirilir. Denetimli serbestlik altındaki sürenin sonunda yeni suç işlenmezse, önceki ceza artık tekerrüre esas olmaz.
Örnek: 2015 yılında cezası infaz edilen bir hükümlü, 2022 yılında yeni bir suç işlediyse, aradan 7 yıl geçtiği için artık tekerrür hükümleri uygulanmaz.
4. Suçta Tekerrür Hükümlerinin Uygulanamayacağı Haller
Türk Ceza Hukuku’nda tekerrür, failin bir mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yeni bir suç işlemesi halinde uygulanan bir ceza hukuku müessesesidir. Tekerrürün amacı, özellikle ceza adaletinde caydırıcılığı ve kamu düzenini sağlamaktır. Ancak her durumda tekerrür hükümleri uygulanamaz. Kanun koyucu bazı durumları istisna olarak düzenlemiş ve tekerrür hükümlerinin uygulanmasını engellemiştir.
Aşağıda, tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı durumlar detaylı şekilde ele alınmıştır:
1. Taksirle İşlenen Suçlar
Türk Ceza Kanunu’nun 58. maddesine göre taksirle işlenen suçlar, tekerrüre esas teşkil etmez. Taksir, failin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması sonucu suç işlemesi hâlidir. Kasıt unsurunun bulunmaması nedeniyle bu tür suçlar cezai anlamda daha az kusurlu kabul edilir ve failin tekrar suç işlemesini öngören bir niyet söz konusu değildir.
Örnek:
- Trafik kazası sonucu taksirle ölüme sebebiyet veren kişi, daha sonra tekrar taksirle benzer bir suça karışsa bile bu durum tekerrüre yol açmaz.
2. Disiplin Suçları ve Kabahatler
Disiplin suçları (örneğin askerî disiplini ihlal eden eylemler) ve kabahatler (idari yaptırımları gerektiren, suç niteliği taşımayan fiiller), tekerrür hükümlerine konu olamaz. Çünkü bu eylemler Türk Ceza Kanunu’na göre “suç” olarak değil, idari yaptırım gerektiren fiiller olarak değerlendirilir.
Kabahatler Kanunu kapsamında verilen para cezaları veya idari yaptırımların ceza hukuku anlamında tekerrür doğurması mümkün değildir.
3. Mahkûmiyetin Kesinleşmemiş Olması
Tekerrür hükümlerinin uygulanabilmesi için, daha önce verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmiş olması gerekir. Eğer hüküm istinaf veya temyiz aşamasındaysa ya da henüz infaz edilmemişse, bu mahkûmiyet tekerrüre esas alınamaz.
Ayrıca, cezası ertelenmiş ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilen durumlarda da, ortada kesinleşmiş bir mahkûmiyet bulunmadığından, tekerrür uygulanmaz.
4. Tekerrür Süresinin Dolmuş Olması
TCK 58. maddeye göre, cezanın infazından sonra 5 yıl geçmesi ve bu süre içinde yeni bir suç işlenmemesi durumunda, önceki mahkûmiyet tekerrür sayılmaz. Yani, bu beş yıllık süre boyunca kişi herhangi bir suça karışmazsa, tekerrür süresi dolmuş olur.
Bu sürenin başlangıcı, cezanın tamamen infaz edildiği tarihtir. Dolayısıyla infazın tamamlandığı andan itibaren 5 yıl boyunca suç işlemeyen kişiler, yeni suç işlemeleri hâlinde tekerrür hükümlerine tabi olmaz.
5. Af ile Sona Eren Cezalar
Genel af ya da özel af ile ortadan kalkan veya infazı sona eren cezalar da tekerrüre esas alınamaz. Çünkü af, cezanın varlığını hukuken sona erdirir.
Genel af: Hem ceza hem de suçun kendisini ortadan kaldırır.
Özel af: Ceza ortadan kalkar ancak mahkûmiyet kararı kalır. Ancak özel af sonrası kalan hüküm tekerrürde etkili olmaz.
6. Suçun Aynı Davada Ele Alınması
Tekerrür, sadece önceki suçun infazından sonra işlenen yeni bir suç için geçerlidir. Eğer iki suç aynı dava kapsamında ele alınıyorsa ve mahkeme bu suçları birlikte değerlendirip cezalandırıyorsa, bu durum zincirleme suç veya içtima olarak kabul edilir, tekerrür uygulanmaz.
Örnek:
- Bir kişi farklı zamanlarda aynı mağdura karşı birkaç kez dolandırıcılık yapmışsa ve bu suçlar birlikte yargılanıyorsa, zincirleme suç hükümleri uygulanır, tekerrür uygulanmaz.
7. Mahkemelerin Gözden Kaçırması (Hakim Hatası)
Nadir de olsa, sanığın sabıka kaydı ve önceki mahkûmiyetleri mahkeme tarafından dikkate alınmamışsa ya da sistemsel bir hata nedeniyle önceki mahkûmiyet görünmüyorsa, tekerrür hükümleri uygulanmaz.
Bu gibi durumlar yargılamanın yenilenmesi veya istisnai itiraz yollarıyla düzeltilebilse de, ilk yargılamada tekerrür hükümlerinin işletilmemesi mümkündür.
5. Tekerrür Türleri
Genel Tekerrür
Genel tekerrür, bir kişinin önceden işlemiş olduğu kasıtlı bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet almasının ardından, tekrar bir kasıtlı suç işlemesi durumudur. Bu tür tekerrürde, yeni suçun önceki suçla aynı türden olması şart değildir. Örneğin, bir kişi önceden hırsızlık yapmışsa ve daha sonra kasten yaralama suçunu işlerse, bu durum genel tekerrür kapsamında değerlendirilir.
Genel tekerrür, failin ceza hukuku açısından daha tehlikeli bir birey olarak kabul edilmesine neden olur ve cezai yaptırımların ağırlaşmasını sağlar. Bu durumda mahkeme, failin kişiliğini ve suç geçmişini dikkate alarak cezayı artırabilir veya daha ağır güvenlik tedbirleri uygulayabilir.
Özel Tekerrür
Özel tekerrür, failin önceden işlemiş olduğu suçla aynı türde yeni bir suçu tekrar işlemesi durumunda ortaya çıkar. Bu durumda benzer veya aynı kategorideki suçların tekrarı söz konusudur. Örnek olarak, hırsızlık suçundan mahkûm olan bir kişinin tekrar hırsızlık yapması özel tekerrüre örnek teşkil eder.
Özel tekerrür, genel tekerrüre kıyasla daha ağır sonuçlara yol açar. Çünkü failin aynı davranışı tekrar etmesi, toplum açısından daha yüksek bir tehdit olarak değerlendirilir. Bu sebeple özel tekerrürde uygulanacak cezai yaptırımlar genellikle daha katı olur ve infaz rejimi daha kısıtlayıcı hale gelir.
6. Tekerrürün Hukuki Sonuçları
Cezanın Artırılması
Tekerrür hükümlerinin uygulanması halinde mahkeme, verilecek hapis cezasını artırmak zorundadır. Bu artış, Türk Ceza Kanunu çerçevesinde 1/2 ile 3/4 oranında olabilir. Artış oranı, suçun niteliğine, failin suç geçmişine ve tekerrür türüne göre belirlenir.
Örnek:
İlk suçtan dolayı 4 yıl hapis cezası verilen bir kişi, tekerrür kapsamında yeni bir suç işlerse, bu durumda yeni verilecek ceza 6 yıla (1/2 artırılmış) veya 7 yıla (3/4 artırılmış) kadar çıkabilir.
Güvenlik Tedbirlerinin Uygulanması
Tekerrür halinde sadece ceza artırımı değil, aynı zamanda güvenlik tedbirleri de devreye girer. Bu tedbirler arasında:
Denetimli serbestlik süresinin uzatılması,
Belli kamu görevlerinden men edilme,
Belirli faaliyetlerde bulunmaktan yasaklanma gibi önlemler bulunur.
Bu tedbirler, toplumsal güvenliği korumaya yöneliktir ve failin yeniden suç işlemesinin önüne geçmeyi hedefler.
Şartla Salıverilmeye Etkisi
Tekerrür hükümleri uygulanan hükümlüler için şartla salıverilme süresi daha uzundur. Normal infaz rejiminde cezasının belli bir kısmını iyi halli olarak çeken hükümlü şartla salıverilebilirken, tekerrür durumunda bu hak daha sınırlı hale gelir.
Mükerrirlere Özgü İnfaz Rejimi:
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’un 108. maddesi uyarınca, tekerrür hükümleri uygulanan mahkûmlar “mükerrirlere özgü infaz rejimi” kapsamında değerlendirilir. Bu rejim uyarınca:
Hükümlünün cezasının daha büyük bir kısmını cezaevinde geçirmesi gerekir.
Denetimli serbestlik hakkından daha geç faydalanır.
Açık cezaevine geçiş süresi uzar.
Bu infaz rejimi, toplum güvenliği açısından riskli görülen kişilerin daha yakından gözetim altında tutulmasını amaçlar.
Seçimlik Cezalardan Hapis Cezasına Karar Verilmesi
TCK 58/3 uyarınca, eğer tekerrür hükümleri uygulanacak suçun cezası seçimlik ise (yani ya adli para cezası ya da hapis cezası), bu durumda doğrudan hapis cezasına hükmedilir. Ayrıca, bu ceza adli para cezasına çevrilemez. Bu madde, suçun ciddiyetini ve failin tekrar suç işleme ihtimalini göz önünde bulundurarak, cezanın etkili olmasını amaçlar.
Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanır
Tekerrür durumunda, hükümlü cezasını tamamladıktan sonra denetimli serbestlik tedbiri uygulanabilir. Bu tedbir süresi içinde:
Hükümlü belirli kurallara uymak zorundadır,
Suç işlememesi yakından takip edilir,
Gerekirse kamuya yararlı bir işte çalıştırılır.
Bu uygulama, hükümlünün yeniden topluma kazandırılması ve suça yönelmemesi için bir ara aşama niteliğindedir.
Ek Açıklamalar: Benzer Kavramlarla Fark
Tekerrür kavramı zaman zaman:
İştirak (suça katılım),
Zincirleme suç (aynı suçun birkaç kez işlenmesi),
Suç örgütü üyeliği gibi kavramlarla karıştırılmaktadır.
Ancak bu kavramlar farklı hukuki sonuçlara yol açar. Tekerrür, yalnızca önceden ceza almış ve bu cezayı infaz etmiş bir failin yeniden suç işlemesiyle ilgilidir. Suçta süreklilik ya da suça iştirak gibi hallerden bağımsızdır ve cezanın artırımı için özel bir hukuki mekanizmadır.
7. Ceza Hukukunda Suçta Tekerrür ve Ek Savunma
Ceza hukukunun temel ilkelerinden biri, bireyin işlediği suç nedeniyle cezalandırılması ve bu cezanın belirli sınırlar çerçevesinde infaz edilmesidir. Ancak bu süreçte, failin daha önce mahkûm edilmiş olması gibi geçmiş davranışları da ceza miktarını ve infaz rejimini etkileyebilir. Bu noktada, “tekerrür” kurumu devreye girer. Suçta tekerrür; failin daha önce kasten bir suç işlemiş ve bu suç nedeniyle ceza almış olması durumunda, yeniden suç işlemesi halinde daha ağır sonuçlara maruz kalması anlamına gelir.
Ek Savunma Nedir?
Tanım ve Kapsam
Ek savunma, sanığın yargılama sürecinde, ilk iddianamedeki suçlamadan farklı bir unsurun ortaya çıkması ve bu unsurun sanık aleyhine yeni bir sonuç doğuracak nitelikte olması durumunda, savunma hakkını tam olarak kullanabilmesi için kendisine tanınan ek süredir. Tekerrür uygulaması da bu kapsamda değerlendirilir.
Eğer iddianamede tekerrüre yer verilmemişse ancak mahkeme, hüküm kurarken önceki mahkûmiyeti dikkate alarak tekerrür hükümlerini uygulamak isterse, sanığa bu konuda ek savunma hakkı tanınmalıdır.
Yasal Dayanak
Bu hak, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin ilgili kısmı şöyledir:
“Mahkeme, suçun nitelendirilmesini değiştirerek sanığı daha ağır bir cezaya çarptırmak istiyorsa, sanığa ek savunma hakkı vermek zorundadır.”
Dolayısıyla, mahkeme tekerrür uygulayacaksa, sanığın bu husustaki savunmasını almalı ve kararını ondan sonra vermelidir. Aksi halde, karar usul yönünden hukuka aykırı sayılır.
Ek Savunmanın Önemi
Ek savunma hakkı, adaletli yargılanma hakkı kapsamında ele alınır. Tekerrür, doğrudan ceza miktarını ve infaz rejimini etkilediğinden, sanığın:
Önceki mahkûmiyet kararına itiraz edip edemeyeceği,
Önceki cezanın infaz edilip edilmediği,
Yeni suçun ne zaman işlendiği gibi,
birçok unsur hakkında açıklama yapabilmesi gereklidir.
Eğer sanığın, önceki sabıkası yurt dışında alınmış bir ceza ise, bu cezanın Türkiye’de tekerrüre esas alınıp alınamayacağı konusu da detaylı incelenmelidir. Bu tür teknik savunma argümanları, sanığın lehine önemli sonuçlar doğurabilir.
Yargıtay İçtihatlarında Ek Savunma
Yargıtay, birçok kararında ek savunma hakkı tanınmadan tekerrür uygulanmasını bozma sebebi olarak değerlendirmiştir.
Örnek Yargıtay Kararı:
“Sanık hakkında tekerrür hükümleri uygulanmasına karar verilmiş; ancak bu konuda ek savunma hakkı tanınmamıştır. Savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulması, 5271 sayılı CMK’nın 226. maddesine aykırılık teşkil eder.” (Yargıtay 4. Ceza Dairesi, 2021/XXXX E. 2021/XXXX K.)
Bu içtihat, uygulamada savunma hakkının kutsallığını ve özellikle tekerrür gibi cezanın doğrudan etkileyen bir konuda sanığın mutlaka bilgilendirilmesi gerektiğini vurgular.